Kapadokya Yeraltı Şehirleri

KAPADOKYA YERALTI ŞEHİRLERİ
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Yerin üstü kadar altı da tılsımlı Kapadokya’da! Öyle ki, balonlara binip gökyüzüne, vadilere yürüyüp doğa mucizelerine, yeraltı şehirlerine inip tarihin gizemine dokunabiliyorsunuz. Kapadokya’da yüzlerce peribacasının yanında, kökü bir ağaç gibi yeraltı şehrileride bulunuyor. Derinkuyu Yeraltı Şehri ise bu şehirlerin en büyüğü!
Asur Kolonilerinin de izlerini taşıyan Derinkuyu Yeraltı Şehri’nde II. yüzyılda Roma zulmünden kaçıp Mezopotamya üzerinden Kayseri’ye, oradan da Kapadokya’ya gelen ilk Hristiyanların yaşadığı biliniyor. Girişleri kolay bulunmayan bulunsa da kolay girilmeyen bu gizli dünya, ilk Hristiyanları Romalı askerlerden ve Arap akıncılardan korurken, gizemli mimi zamane gezginlerine de ‘acaba uzaylılar mı yaptı’ diye düşündürmüyor değil!
1830’lara kadar Kapadokya Derinkuyu bölgesinde yer üstünde bile yerleşim yokmuş. Bir tesadüf eseri 1963 yılında bulunan ve 1967 yılında ziyarete açılan Derinkuyu Yeraltı Şehri adını 60-70 metre derinindeki 52 içme suyu kuyusundan almış. O tarihten bu yana toplamda 4 kilometrekarelik alanın sadece 2,5 kilometrekarelik 8 katı temizlenip ziyarete açılmış. Ziyarete açılan 8 katın derinliği 50 metreyken, tüm katlarının temizlenmesi halinde derinliğin 85 metreyi bulacağı ve kat sayısının 12-13’e ulaşacağı tahmin ediliyor. İşte mimaride uzaylıları zan altında bırakan da, yaklaşık 50 bin insanın bu derinliklerde hiç dışarı çıkmadan uzun süre nasıl yaşayabildiği!
Kaymaklı Yeraltı Şehri
Kaymaklı Yeraltı Şehri, Nevşehir’e 20 kilometre mesafede, Ihlara Vadisi yolu üzerindeki Kaymaklı kasabasında yer alıyor. Tarihi MÖ 3 bin yılına dek uzanan Kaymaklı, 5 bin kişi barındırma kapasitesine sahip, 8 kattan oluşuyor oma ve Bizans dönemlerinde de diğer alanların oyularak genişletilmesi suretiyle yeraltı şehri haline dönüştürülmüştür. Bugün 4 katı ziyarete açıktır. Tüf kayalara oyulmuş bu yeraltı şehri, bir kitlenin geçici olarak yaşayabilmesi için gerekli barınma şartlarına haizdir. Dar koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kilise ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi önlemek için kapıyı içten kapatan büyük sürgü taşları vardır.
Özlüce Yeraltı Şehri
Nevşehir – Derinkuyu karayolu üzerindeki Kaymaklı Kasabası'nın 6 km batısında bulunan Özlüce Yeraltı Şehri'dir. Ortaçağ’daki adı “Zeile” olup daha sonra Zile adıyla anılan ve tipik bir Rum köyü denilebilecek Özlüce Köyü merkezinde yer alan yeraltı şehrinin girişinde bazalttan yapılmış, birbirine geçmeli iki kemerli mekan bulunmaktadır. Girişte bulunan ana mekan en geniş alandır ve burada erzak depoları ve oturma odaları bulunmaktadır. Oldukça uzun olan galerilerin kenarlarında hücre tipi odalar vardır. Odaların tabanlarında ise çok sayıda tuzak yerleştirilmiştir
Diğer yeraltı şehirlerinden hem jeolojik yapısı hem de mimarisi ile farklılaşan Özlüce Yeraltı Şehri'nin bünyesinde değişik renklerden tüfler bulunmaktadır. Ayrıca diğer şehirler gibi kat sistemi yoktur ve oldukça geniş bir alana yapılmıştır. Yaklaşık 2 metre çapında ve granitten yapılan kilit taşına kadar olan bölüm daha yenidir. Kilit taşından sonra şehrin kaya oyma mekanlarıyla karşılaşılır.
Özlüce Yeraltı Şehri henüz tam olarak temizlenmemiş ve göçük tehlikesinden dolayı ziyarete açılmamıştır.
Özkonak Yeraltı Şehri
Kesin tarihi tam olarak bilinmese de, Özkonak Yeraltı Şehri'nin M.Ö. 400 lü yıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Bölgenin oyulmaya ve şekillendirmeye oldukça müsait tüflü yapısı Yumuşak tüf katmanı havayla temasında sertleşen, sıcaklığı muhafaza edebilen ve nem barındırmayan özelliğinden, yiyeceklerin depolanabileceği yaşam alanlarına dönüştürülmüş ve eski zamanlarda insanların buraya yerleşmesine ve kolayca barınmasına fırsat tanımıştır. Arkeologların söylemlerine göre Özkonak bölgesi geç Hitit döneminin Kabal denilen 24 beylikli federasyonların yerel prensliklerin mekanı olduğu bahsedilmektedir. Sonraları ise Perslerin ve Helenistik dönem Roma İmparatorluğunun toprakları olmuştur. Helenistik dönemde 3000 mensubu olduğu rivayet edilen Zeus mabedi buradadır. Roma döneminden sonra ilk Hristiyanlar, bölgeyi ele geçiren Bizansların baskısından ve yoğun Arap akınlarından kaçarak Özkonak civarına yerleşmiştir. Aziz Basil önderliğinde kayaları oyarak kendilerine ait bir şehir kurmuşlardır. Dünyanın ilk coğrafyacısı olduğu bilinen Yunanlı filozof Strabon, 12. kitabının 538. sayfasında Avanos’un yukarısında tepe diye tabir edilen bir yerde Nevşehir (Nyasa) piskoposunun mezarından ve eski mabet harabelerinden bahseder ki burası Zeus’tur.
Özkonak Kasabası'nda bulunan yeraltı şehri apartman düzenindedir. Mekanlar tünellerle birbirine bağlanmıştır. Bugün mekanların tümü temizlenmiş durumda değildir. Dışarıda şekillendirilerek içeri taşınmış olan sürgü taşlar, savunma sistemi gelişmiş bir düşüncenin ürünüdür.
Mazı Yeraltı Şehri
Antik adı "Mataza" olan Mazı köyü, Ürgüp'ün 18 km. güneyinde, Kaymaklı yeraltı şehrinin ise 10 km. doğusundadır.Değişik yerlerde 4 girişi tespit edilebilmiştir; asıl girişi düzensiz taşlarla örülmüş koridor sağlamaktadır. Kısa koridordaki iri sürgü taşı, yeraltı şehrinin giriş çıkışını kontrol altına almaktadır. İç kısımdaki küçük oda, sürgü taşının rahat bir şekilde hareket etmesi için yapılmıştır. Yeraltı yerleşiminin geniş alanlarına yayılan ahırlar, diğerlerinden farksızdır. Ahırlardan kısa bir koridor vasıtasıyla yeraltı şehrinin kilisesine ulaşılmaktadır. Bu mekânın girişi sürgü taşı ile kapatılabilmektedir. Kilise apsisi, köşeye oyulmuştur ve cephesi kabartmalarla süslüdür.
Acıgöl Tatlarin Yeraltı Şehri
Acıgöl ilçesine 10 km. uzaklıktadır. Yer altı şehri ilk olarak 1975 yılında tespit edilmiştir. 1991 yılında ziyarete açılmıştır. Kale mevkiinde yer altı yerleşimi dışında pek çok kilise bulunmakta ancak bunların büyük bir bölümü doğal nedenlerle yıkılmıştır. Asıl giriş kapısı yıkılmış olan yer altı şehrine batı yönündeki iki mekan sayesinde girilebilmektedir. Yer altı şehri oldukça geniş alanlara yayılmış, ancak küçük bir kısmı temizlenebilmiştir. Halen iki katı gezilebilmektedir. Mekânların büyüklüğü, erzak depolarının sayısının ve kiliselerin çokluğu normal bir yer altı yerleşiminden ziyade askeri garnizon ya da manastır kompleks’ini akla getirir.
Girişten 15 metre uzunluğundaki kavisli koridor vasıtasıyla dikdörtgen planlı geniş bir mekâna ulaşılır. Girişteki 1,5 metre çapında ortası delikli bir sürgü taşı bu mekânın giriş-çıkışının kontrol altına alınmasını sağlamaktadır. Sağ taraftaki nişin içinden aşağıya doğru oyulan ve halk tarafından “zindan“ olarak adlandırılan mekânda 3 iskelet bulunmuştur. Tuvaletin de yer aldığı bu ana mekânın sağ tarafında kiler-mutfak bulunmaktadır. Bu alanın Roma döneminde mezarlık alanı, Bizans döneminde de kiler olarak kullanılmış olması gerekmektedir. Çünkü bu alandaki nişler yöredeki Roma dönemi kaya mezarlarındaki ölülerin yatırıldığı nişlerden farksızdır. Ancak daha sonraki dönemlerde bu nişlerin tabanları oyulmuş ve içine erzak konulmuştur. Ana mekânın sol tarafındaki dar, kavisli ve eğimli bir pasaj vasıtasıyla ikinci geniş mekâna ulaşılır. Bu mekânda tuvalet bulunmaktadır. Yukarıdaki katta olduğu gibi tuvalete “L” biçimindeki bir koridor vasıtasıyla gidilir. (Tuvaletlerin “L” biçiminde olması kokuyu önlemek için olabilir.) Tuvaletler daha önce de belirtildiği gibi Tatlarin dışında sadece Güzelyurt ‘da ve Saratlı Yer altı Yerleşiminde bulunmaktadır.
Yorumlar
Yorum Yap